Antalya'nın en güzel anıtı şüphesiz Kaleiçi'ne giden anıtsal kapıdır. Buna Hadrian Kapısı (en. Hadriyanüs Kapısı) ya da Üçlü Kapı (en. Üçkapılar) denir. İlk isim, MS ikinci yüzyılda, Roma İmparatoru Hadrianus tarafından ziyaret edildiğinde kentin antik tarihinin bir anıtıdır, ikinci terim ise üç kemerli anıtın görünümünü ifade eder.
Hadrian Kapısı, MS 130 yılında, Antalya'nın bu dönemde bildiği gibi, Attaleia'daki İmparator Hadrianus'un ziyaretini anmak için inşa edildi. Şehri çevreleyen duvarlara yerleştirildi ve şehre açılan ana kapı oldu.
Geçit boyunca süren ve Sheba Kraliçesi Makeda ile ilgili olan ve daha sonra Kral Süleyman'la bir toplantıya giderken Aspendos'ta dinlenen kapı gibi harika hikayeler anlatılıyor. Bununla birlikte, bu olaylar, gerçek olsalar da, MÖ 10. yüzyılda ve bu nedenle kapının inşasından çok önce gerçekleştiğinden, bir doğruluk payı yoktur.
Kapının her iki yanında duran iki kule, tarihin farklı dönemlerinden gelmektedir. Güney kulesi (soldaki Atatürk Bulvarı'ndan bakıldığında) Roma dönemine aittir, ancak büyük olasılıkla kapıdan bağımsız olarak inşa edilmiştir. Kulenin mimari farklılığı bu teoriyi doğrulamaktadır. Bu yapıya Julia Sancta'nın kulesi deniyor ve antik kökenleri taştan bir yazıtla tanınıyor.
Kuzey kulesi (sağda) Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubat I. döneminde, yani MS 10. yüzyılın ilk yarısında yeniden inşa edilmiştir. Sadece en düşük kısmı Roma döneminden korunmuştur. Bu kulelerde Eski Türk dilinde yazılmış, ama Arapça yazıyla da yazılmış bir yazıt vardır.
Kapının her iki yanında uzanan kolonilerin üstündeki yapı 1,28 metre yüksekliğe sahiptir ve bir arşitrav, çiçek motifleri ile süslenmiş alçak bir friz ve kornişten oluşur. Kornişin zengin dekorasyonu, diğerlerinin yanı sıra aslanların başlarını temsil eder. Kemerlerin üstündeki beşik tonozlar, her biri ayrı bir dekorasyona sahip - çiçek motifleri ve rozetler ile süslemelerle dekore edilmiştir.
